DEĞERLERİMİZ

Adalet

* Adalet
* Dürüstlük
* Başkalarına Adil Olurken Haklarını da Bilmek

Adalet

Hakkın gözetilmesi ve yerine getirilmesi anlamına gelen adaletle hak sahibine hakkının verilmesi, haksızın ise cezalandırılması beklenmektedir. Adalet; haklılık ve hakka uygunluk, herkesin hakkını tanıma konusunda değişmez ve kesin istek, karşıt çıkarlar arasında hakka (hukuka) uygun bir denklik, bir anlamda eşitlik düşüncesidir. Haklı ile haksızın ayırt edilmesi adaletle sağlanır. Bu anlamda herhangi bir durumun adil (adaletli) olup olmadığından söz edilebilir. Adalet kavramı temelde hukuk kurallarına uygunluğu içerir. Öte yandan, adalet insanların toplum içindeki davranışlarıyla ilgili olduğundan ahlak ve din kurallarıyla da ilişkilidir.

Her şeyden önce bizim adil olmamızı isteyen Rabbimiz, her şeyi adaletle yaratmış, sonra bizden adil olmamızı istemektedir. Ayrıca adaletli davranmayanların yaptıklarının yanına kar kalmayacağım da bildirmektedir. Şu geçici dünya yurdunda hak yiyen zalimlerin burada bir karşılığı verilmese de bunun sonsuza dek böyle kalmayacağını muhakkak cezalandırılacağını ifade etmektedir. Bu anlamda ilahi adaleti ahiretsiz düşünmemiz mümkün değildir.

Burada bize verilenler noktasında cksik-fa/la, az-çok diyeceğimiz bir nokta olmaması gerekir. Çünkü burası tek ve daimi bir mekân değil, bilakis ebedi yaşam için sınandığımız, buraya göre değerlendirilip ebediyeti yaşayacağımız bir mekândır. Hal böyle olunca olaya böyle bakanlar bu hayat için misafirhane, gclip-geçici bir han ifadelerini kullanmışlar hayatlarını da ona göre şekillendirmişlerdir.

Bizim dünya görüşümüzde adaletli davranmak, haksızlık yapmamak başkalarından önce kendimize karşı bir görevdir. Çünkü vücudumuz da bir emanettir, onun da korunması, ona karşı adaletin gözetilmesi gerekir. Kişinin kendine, en yakınlarından başlayarak tüm topluma ve insanlık âlemine karşı yerine getirmesi gereken görevlerin ihlali de adalet kavramı ile bağdaşmaz. Kul hakkı, insanların en fazla sakınması gereken Allah’ın da affetmeyeceği bir günahtır.

Adalet kavramının sadece mahkemeye intikal eden bir suç ve cezası bağlamında değerlendirilemeyecck kadar geniş bir anlamı vardır. Etrafımızla olan ilişkilerimizde nefsimizin karıştığı, aklımızla değil his ve duygularımızın tahriki ile hareket ettiğimiz hadiseleri aklıselimle tarttığımızda haksızlığımızı anlarız ama iş işten geçmiştir. Akşam başımızı yastığa koyduğumuzda, nefis muhasebesi yaptığımızda, empati yapabildiğimizde vicdanımızın rahatlığı bizim adalet ölçülerine ne kadar uyduğumuzun ölçüsü olmalıdır.

Adaletli davranmanın en görünür taraflarından birisi dürüstlüktür. İnsan ilişkilerinde kendini gösterir ve düşüncede başlayıp, sözde ve eylemde gözükmesi beklenir. Etrafımızda örnek olarak gösterilen insanların en bariz özelliğidir. Kültürümüzde “İnsanın özü ile sözünün bir olması”, dahası eylem birliği, ahlaklı ve adil diyebileceğimiz bir şahsiyetin olmazsa olmaz vasfıdır. Peygamber ahlakı olarak da görülecek bu özellik Peygamber (S.A.V .)’in peygamberlik öncesi hayatında da dikkat çeken bir özelliği idi. Düşmanları dahi O’na “Muhammedü’l-Emin” (Güvenilir, dürüst Muhammedi demişlerdir. Evet, fazilet odur ki, düşmanlar dahi tasdik etsin.

Küçük gördüğümüz haksızlıklarımızın ne büyük neticeler vereceğini kestirmemiz her zaman için mümkün olmamaktadır. “Ne olacak, bunda fazla bir şey yok?” deyip geçtiğimiz hadiseler inşallah hukuki neticeleri doğuracak kadar bir sonuç vermez. Bu o kadar hassas bir konudur kı sevgi de bile itidalli, adaletli olmamızı gerektirir. Anne-babanın çocuklardan birine fazla sevgi göstermesi neticesi kıskanan kardeşlerin o çocuğa zarar vermesi hadisesine sıkça rastlan/.

Başkalarına adil davranırken kendi haklanmızı da bilmek onlann da çiğnenmesine müsaade etmemek kendimize karşı bir vazifemizdir. Çünkü zamanında müdahale edilmeyen bu gibi durumlar çiğnene çiğnene artık yol olduktan sonra itirazımız çok fayda vermemektedir. Onun için zamanında ve dozunda yapılacak müdahaleler daha büyük kötü sonuçlan önlemesi açısından da önemlidir. Çünkü biriken sıkıntılann çözümü için verilen tepki çoğu zaman son andakine fakat ona göre ölçüsüz bir şekilde verilmektedir. Onun için şahsımıza karşı yapılan hak ihlallerinde; zamanında, yerinde ve ölçülü verdiğimiz tepkiler adaleti sağlamak açısından daha sağlıklıdır.

Son olarak adalet konusunda unutulmaması gereken husus; herkesin başına bir polis, onlann başına da diğer bir polis dikemeyeceğimize göre bütün kalplere “kalplerimizden geçeni bile bilen bir Allah inancı ve zerre kadar yaptığımız iyilik ve kötülüğün karşılığının görüleceği bir ahiret inancı” koymamızın önemidir.

TOP